14 Ağustos 2008 Perşembe
12 Ağustos 2008 Salı
Sigarayı Bırakmalı
Resimlerin büyük hali için üzerlerine tıklayınız...
Sigarayı bırakalı nerdeyse 1 ay oluyor.Kavuştuğum zindeliği sizlerle paylaşırsam belki sizlerde sigarayı bırakırsınız diye düşündüm;Sigarayı bırakmak ne kadar zor olsada, bırakmak istedikten sonra bunu er ya da geç yapacağınıza emin olabilirsiniz. İlk önceleri kendime sınırlama getirmiştim. Günde en fazla yarım paket içerken sonrasında 7'ye de düşürdüm.7'den 4' e düşürdüm.Uzun zaman günde maksimum 4-5 sigara içtikten sonra en sonunda sigarayı bırakabildim. Rahatsızlanmasaydım aslında uzun zaman daha giderdi benim sigara perhizim de, rahatsızlanınca bir anda bırakıverdim. Arasıra canım istese de sağlıklı yaşamaya karar verişimi, sigaranın ne kadar gereksiz ve saçma bir şey olduğunu hatırlatıyorum kendime.Neticede 16 senelik sigara tiryakiliğimi noktaladım ve sigarasız yaşayabiliyorum ve eskisinden daha zinde bir şekilde. Sağlığınıza ve cebinize hiçbir faydası olmayan şu meleti herkesin bırakabilmesi dileğiyle...
11 Ağustos 2008 Pazartesi
Beijing 2008 Olimpiyat Oyunları
2008 Beijing Olimpiyat Oyunları başladı, tabii bizim için hayal kırıklıkları da başladı dersek yalan olmaz. Birçok sporcumuz hayal kırıklığı yarattı. Şu an bildiğim tek bir sporcumuzun madalya aldığı ; Halterde 48 kg'da Sibel Özkan gümüş madalya. Yürekten kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.
Amacım sporcumuzlarımızı yermek, kötülemek değil. Halkımızın olimpiyat oyunlarından başarı istemesi ve dolayısıyla da medyanın bu konulara ilgi göstermesi, bu spor dallarına yatırım yapılması, bu sporcuların desteklenmesi...
Fotograflarla anlattıklarımın çok fazla ilgisi olmasa da hüzünlü bir konuda, bir lahza tebessüm olur yüzünüzde diye ekledim. Olimpiyat oyunlarında bol madalyalı günler dileğiyle...
Amacım sporcumuzlarımızı yermek, kötülemek değil. Halkımızın olimpiyat oyunlarından başarı istemesi ve dolayısıyla da medyanın bu konulara ilgi göstermesi, bu spor dallarına yatırım yapılması, bu sporcuların desteklenmesi...
Fotograflarla anlattıklarımın çok fazla ilgisi olmasa da hüzünlü bir konuda, bir lahza tebessüm olur yüzünüzde diye ekledim. Olimpiyat oyunlarında bol madalyalı günler dileğiyle...
9 Ağustos 2008 Cumartesi
Doğum Gününüze Göre Aşk Hayatınız
oğum tarihinizle aşk yaşamınız arasında bir bağ olduğunu biliyor muydunuz? Doğum tarihinize göre numaranızı öğrenin, aşk ve cinsel yaşamınız hakkında bilgi sahibi olun!
Numaranız 1: Aşk sizin için fethetmek gibi bir şey, her zaman aşk yaşamınızı ilginç kılacak arayışlar içindesiniz. Fethedecek yeni yerler arıyor ya da partnerinizin tutkularına boyun eğiyorsunuz. Aşk denildiğinde sizin için seks olmazsa olmazların başında geliyor. Ancak partnerinizi nasıl mutlu edeceğinizi de öğrenmeniz ve onun isteklerine önem vermeniz gerekiyor.
Numaranız 2: Parnerinizle ilişkinizin gelişimini ve nasıl, nerede, ne zaman olacağını bilmek isteyen birisiniz. Bir aşık olarak çok dikkatli, memnun eden ve düşünceli birisiniz. Cinsellikte öpücükler ve kucaklaşma, doğallık ve koruma sizin için önemli. Hassas bir partneriniz olmasını tercih ediyorsunuz.
Numaranız 3: Özgüveniniz oldukça fazla ve bu sizi iyi bir partner yapıyor. Aşkta çekingen olmayan tavrınız partnerinizin yüzünü kızartabilir. Temiz kalbiniz ve mizahi yönünüz partnerinizin yanınızda rahat etmesine yardımcı olur. Cinsellikte saklanma gibi küçük oyunlar partnerinizle sizi daha fazla yakınlaştırabilir, seks yaşamınızı canlı tutmanızı sağlayabilir. Bu sizib en iyi aşık olarak ödüllendirilmenizi bile sağlayabilir.
Numaranız 4: Aşk yaşamınız, sürekli mücadele ve herşeyi yoluna koymaya çalışmakla geçiyor. Partnerinizin tutkularını anlamanız zaman alıyor ve sıklıkla aşk yapmayı erteliyorsunuz. Sağlıklı bir cinsel yaşam için, partnerinizi anlamaya ve kendinizi güvende hissetmeye çalışın. Bunu yaptığınızda düşüncelerinizden uzaklaşıp partnerinizi mutlu edebilirsiniz. Tutkulu ve daha az karmaşık olun.
Numaranız 5: Maceraperest ve aynı zamanda korkuları olan heyecanlı birisiniz. Bu aşk yaşamınızda da böyle. İlişkilerinizde sıradışı şeyler denemekten zevk alıyorsunuz. Yavaş ve sabit aşıklardan hoşnamıyorsunuz. Cinsel yaşamınızda yenilikler sizi zihinsel ve fizksel olarak memnun ediyor. Yaratıcı ve seksi aranjmanlar tam size göre. Eğer partneriniz ilişkinize yenilik getirmezse kendinizi çok ağır hissetmeye başlarsınız. Buna rağmen çok sık değişiklik yapmak partnerinizi mutsuz edebilir, dengeli hareket etmeye çalın.
Numaranız 6: Romantik aşık tanımlaması sizi anlatıyor. Duygusal bir müzik, aromatik mumlar, loş ışık, sizce aşk için en mükemmel ortam.. Cinsel yaşamınızda, partnerinizle uzun ve duygusal saatler geçirmeyi seviyorsunuz. Öpüşmek sizi en mutlu eden şey. Yavaş ve sakin hareket etmeyi, aşk oyunlarında kazanmayı seviyorsunuz.
Numaranız 7: Hayalci, yaratıcı ve romantik bir partnersiniz. Hassas olduğunuz için aşkta ruhsallık ve duygusallık arıyorsunuz. Filozof gibi odüşündüğünüz için kısa süreli aşklarınız olabilir. Cinsel yaşamınızda sabırlı değilsiniz, uzun beklentiler size göre değil, hemen hareket etmeyi seviyorsunuz. Sekste çoğu zaman partnerinizden bağımsız duygularınız doğrultusunda hareket ediyorsunuz.
Numaranız 8: Esrarengiz bir aşıksınız. Çok aktif ya da çok tutkulusunuz. Aşk sizin için güç oyunu gibi ve siz kontrolü partnerinize kaptırmak istemiyorsunuz. Doğal ve baştan çıkarıcı bir cazibeniz var ve kolayca baştan çıkarılabilirsiniz. Cinsel yaşamınızda sizi canlandıran her türlü yeniliğe açıksınız. İstediğinizi elde etmek için tüm gece mücadele edebilirsiniz.
Numaranız 9: En tutkulu, patlayıcı bir aşıksınız. Çok ateşli olmanıza rağmen, partnerinizin isteklerine karşı cömertsiniz. Cinsel yaşamınızda uyuma, tahrik edici konuşmalara ve göz temasına önem veriyorsunuz. Oldukça felsefik, karmaşık bir aşıksınız.
Alıntıdır
Kaynak : http://ivillage.mynet.com/
Numaranız 1: Aşk sizin için fethetmek gibi bir şey, her zaman aşk yaşamınızı ilginç kılacak arayışlar içindesiniz. Fethedecek yeni yerler arıyor ya da partnerinizin tutkularına boyun eğiyorsunuz. Aşk denildiğinde sizin için seks olmazsa olmazların başında geliyor. Ancak partnerinizi nasıl mutlu edeceğinizi de öğrenmeniz ve onun isteklerine önem vermeniz gerekiyor.
Numaranız 2: Parnerinizle ilişkinizin gelişimini ve nasıl, nerede, ne zaman olacağını bilmek isteyen birisiniz. Bir aşık olarak çok dikkatli, memnun eden ve düşünceli birisiniz. Cinsellikte öpücükler ve kucaklaşma, doğallık ve koruma sizin için önemli. Hassas bir partneriniz olmasını tercih ediyorsunuz.
Numaranız 3: Özgüveniniz oldukça fazla ve bu sizi iyi bir partner yapıyor. Aşkta çekingen olmayan tavrınız partnerinizin yüzünü kızartabilir. Temiz kalbiniz ve mizahi yönünüz partnerinizin yanınızda rahat etmesine yardımcı olur. Cinsellikte saklanma gibi küçük oyunlar partnerinizle sizi daha fazla yakınlaştırabilir, seks yaşamınızı canlı tutmanızı sağlayabilir. Bu sizib en iyi aşık olarak ödüllendirilmenizi bile sağlayabilir.
Numaranız 4: Aşk yaşamınız, sürekli mücadele ve herşeyi yoluna koymaya çalışmakla geçiyor. Partnerinizin tutkularını anlamanız zaman alıyor ve sıklıkla aşk yapmayı erteliyorsunuz. Sağlıklı bir cinsel yaşam için, partnerinizi anlamaya ve kendinizi güvende hissetmeye çalışın. Bunu yaptığınızda düşüncelerinizden uzaklaşıp partnerinizi mutlu edebilirsiniz. Tutkulu ve daha az karmaşık olun.
Numaranız 5: Maceraperest ve aynı zamanda korkuları olan heyecanlı birisiniz. Bu aşk yaşamınızda da böyle. İlişkilerinizde sıradışı şeyler denemekten zevk alıyorsunuz. Yavaş ve sabit aşıklardan hoşnamıyorsunuz. Cinsel yaşamınızda yenilikler sizi zihinsel ve fizksel olarak memnun ediyor. Yaratıcı ve seksi aranjmanlar tam size göre. Eğer partneriniz ilişkinize yenilik getirmezse kendinizi çok ağır hissetmeye başlarsınız. Buna rağmen çok sık değişiklik yapmak partnerinizi mutsuz edebilir, dengeli hareket etmeye çalın.
Numaranız 6: Romantik aşık tanımlaması sizi anlatıyor. Duygusal bir müzik, aromatik mumlar, loş ışık, sizce aşk için en mükemmel ortam.. Cinsel yaşamınızda, partnerinizle uzun ve duygusal saatler geçirmeyi seviyorsunuz. Öpüşmek sizi en mutlu eden şey. Yavaş ve sakin hareket etmeyi, aşk oyunlarında kazanmayı seviyorsunuz.
Numaranız 7: Hayalci, yaratıcı ve romantik bir partnersiniz. Hassas olduğunuz için aşkta ruhsallık ve duygusallık arıyorsunuz. Filozof gibi odüşündüğünüz için kısa süreli aşklarınız olabilir. Cinsel yaşamınızda sabırlı değilsiniz, uzun beklentiler size göre değil, hemen hareket etmeyi seviyorsunuz. Sekste çoğu zaman partnerinizden bağımsız duygularınız doğrultusunda hareket ediyorsunuz.
Numaranız 8: Esrarengiz bir aşıksınız. Çok aktif ya da çok tutkulusunuz. Aşk sizin için güç oyunu gibi ve siz kontrolü partnerinize kaptırmak istemiyorsunuz. Doğal ve baştan çıkarıcı bir cazibeniz var ve kolayca baştan çıkarılabilirsiniz. Cinsel yaşamınızda sizi canlandıran her türlü yeniliğe açıksınız. İstediğinizi elde etmek için tüm gece mücadele edebilirsiniz.
Numaranız 9: En tutkulu, patlayıcı bir aşıksınız. Çok ateşli olmanıza rağmen, partnerinizin isteklerine karşı cömertsiniz. Cinsel yaşamınızda uyuma, tahrik edici konuşmalara ve göz temasına önem veriyorsunuz. Oldukça felsefik, karmaşık bir aşıksınız.
Alıntıdır
Kaynak : http://ivillage.mynet.com/
7 Ağustos 2008 Perşembe
Ne idik, Ne olduk?
Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik.
Dürüsttük: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: " Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."
İtibarlıydık: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca, Osmanlılar la alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.
Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür."
Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için, saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.
Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir."
Medeni idik: İngiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır."
Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor: "Haksızlık, murabahacılık [aşırı kâr koyma, tefecilik], inhisarcılık [tekelcilik] ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan, çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır."
Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların İstanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür."
Ubicini, Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez."
Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz."
Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir."
Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu.
Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın:
"Türklerdeki iyilik duygusu, hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise, bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9)
Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazın İstanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin, yolculara, bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum."
Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da ifade etmeliyim ki, bu dindarâne hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler."
Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı Avukat Guer misallendiriyor: "Türk şefkati, hayvanlara bile şamildir" dedikten sonra şu örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar, sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür..."
"Kaçık"lığın kaynağını da veriyor adam: "Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e, bir gün, yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: 'Allah'ın rızasını tahsile [kazanmaya] yarar.'"
Ne dersiniz?
Galiba, geçmişimizden uzaklaşmak, bize çok pahalıya patladı.
İşte sorulmaya değer ve cevaplanması elzem olan soru:
"Bizde, o zaman var olup da bugün olmayan nedir?
Nasıl kaybettik?
Nasıl buluruz?"
Neler yapmamız gerekiyor ?
Bize düşen görevler neler ?
Süleyman ÇABUK
Bozkurt - Denizli
Kaynak : Pandora'nın Kutusu
Dürüsttük: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: " Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."
İtibarlıydık: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca, Osmanlılar la alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.
Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür."
Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için, saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.
Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir."
Medeni idik: İngiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır."
Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor: "Haksızlık, murabahacılık [aşırı kâr koyma, tefecilik], inhisarcılık [tekelcilik] ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan, çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır."
Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların İstanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür."
Ubicini, Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez."
Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz."
Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir."
Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu.
Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın:
"Türklerdeki iyilik duygusu, hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise, bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9)
Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazın İstanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin, yolculara, bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum."
Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da ifade etmeliyim ki, bu dindarâne hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler."
Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı Avukat Guer misallendiriyor: "Türk şefkati, hayvanlara bile şamildir" dedikten sonra şu örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar, sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür..."
"Kaçık"lığın kaynağını da veriyor adam: "Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e, bir gün, yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: 'Allah'ın rızasını tahsile [kazanmaya] yarar.'"
Ne dersiniz?
Galiba, geçmişimizden uzaklaşmak, bize çok pahalıya patladı.
İşte sorulmaya değer ve cevaplanması elzem olan soru:
"Bizde, o zaman var olup da bugün olmayan nedir?
Nasıl kaybettik?
Nasıl buluruz?"
Neler yapmamız gerekiyor ?
Bize düşen görevler neler ?
Süleyman ÇABUK
Bozkurt - Denizli
Kaynak : Pandora'nın Kutusu
Özgür ADSL
!!İnterneti kullanmak için sabit hatlara ihtiyacınız yok!!
Telekomun sabit ücret almaması için yapılan kampanyanın tanıtımını yaptığım yazımda, özgür adsl için çağrıda bulunmuştum.Bilmem okudular mı ama özgür adsl için Tüketiciler Birliği yapmamız gerekenleri anlatmış...
Özgür ADSL için yapmanız gerekenler:
ADSL Hizmeti Satın Almak İçin Sabit Telefon Hizmeti Satın Almak Veya Sabit telefon Hizmeti Aboneliğinizi Sürdürmek Zorunda Değilsiniz.
Bunun için öncelikle aşağıdaki dilekçe örneğini doldurarak, Türk Telekom AŞ.ne iadeli taahhütlü mektup ile gönderiniz:
Türk Telekom AŞ. ne,
Halen … … … nolu sabit telefon ve ………… nolu ADSL hatlarının kullanıcısıyım.
İşbu bildirimimden itibaren 10 günlük süre içinde, kullanımımda olan … .. ... nolu sabit telefon hizmetinin sona erdirilmesini ve …… nolu ADSL. Hattı hizmetinin verilmesini telefon hattının, halen kullanmakta olduğum ……….. nolu ADSL hizmeti sürdürülmesini dilerim.
Ad, Soyad
İmza
Bu mektubun Türk Telekom’a ulaştığı tarihten itibaren 10 günlük süre içinde talebiniz yerine getirilmez ise, aşağıdaki dilekçeyi hizmeti satın aldığınız yerde, kaymakamlık binasında (illerde Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüklerinde) faaliyet gösteren Tüketici Sorunları Hakem Heyetine, ücretsiz olarak vererek başvurunuzu yapabilirsiniz.
6 Ağustos 2008 Çarşamba
Gökyüzü Fotoları
Birbirinden güzel, seyre doyum olmayan gökyüzü resimleri...
Sigarayı bırakmamış olsaydım resimlerin karşısında sigara tellendirmek isterdim ama bıraktık işte.Kuru kuru efkarlanıyorum :) Efkarımın da sigarası eksik oluversin, ne olur ki? Resimlerine baktığım gökyüzünü kirlettiğimi düşününce hiç de içesim gelmiyor.
Gökyüzüne her baktığımda sonsuzluğun bilinmezliğine baktığımı düşünür, heyecanlanırım...Kuş olup uçmak isterim, bilinmezliklere doğru.Güneş hiç batmasın isterim...
Sigarayı bırakmamış olsaydım resimlerin karşısında sigara tellendirmek isterdim ama bıraktık işte.Kuru kuru efkarlanıyorum :) Efkarımın da sigarası eksik oluversin, ne olur ki? Resimlerine baktığım gökyüzünü kirlettiğimi düşününce hiç de içesim gelmiyor.
Gökyüzüne her baktığımda sonsuzluğun bilinmezliğine baktığımı düşünür, heyecanlanırım...Kuş olup uçmak isterim, bilinmezliklere doğru.Güneş hiç batmasın isterim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)