Bizim buralarda bir şehir efsanesi vardır, salıncakların ruhu diye...
Günümüzden çok önceleri, 2. dünya savaşı sıralarında bir bölük alman askeri her nasıl olduysa resimde ki yere gelmişler.Buranın yerli insanları ve nerden geldiği belli olmayan bir grup alman askeri arasında arbede çıkmış.Küçük bir çocuk anlam veremediği bu arbededen hem korkuyormuş, hemde durdurmaya çalışıyormuş.En son babasının bacağına sarılmış ama babası çocuğunu düşünmeden düşman gördüğü askerlere saldırmak için üzerlerine koşturmuş. Yediği süngü darbeleri sonrası baba oracıkta ölmüş.Çocuk babasının cansız bedenine sarılmış bir şekilde "N'olur durun diye yalvarmaya başlamış". O an ki durum itibariyle bir an her şey durmuş. Herkes biz n'apıyoruz düşünceleriyle çocuğa bakıyormuş. O anın tanıklarının tarifine göre şeytana benzeyen bir alman askeri, süngüsünü koşturarak çocuğun kalbine saplamış. Süngüsünü sapladığı anda da çocuğun üstüne öyle bir gürültüyle yıldırım düşmüş ki göğün üstlerine düştüğünü sanmışlar. Her şey yanmaya başlamış ve kül olmuş. Olaydan canlı kurtulabilen 1 kişinin anlatımıyla günümüze kadar unutulmadan gelmiş. Her sene şubat ayının 10'uyla 20'si arasında buralarda garip olaylara tanık olunurmuş.Özellikle bu günlerde salıncaklara binenler garip şeyler görürmüş.Buraya ev yapılamamasından buraya salıncak konulmuş. Bazen salıncaklar gecenin bir yarısı kendi kendine sallanır. Temiz kalpli olanlar salıncaktakileri görebiliyormuş. Ruhların salıncaklarda yaşadığına inanan mahalle insanı hikayeyi salıncakların ruhu var biliyor musun diye anlatmaya başlar.
Benim geçen sene çektiğim fotografta çok sonralar farkettim, garip şekiller var.Dikkatli bakılması gerekiyor.
Resmin büyük halini üzerine tıklayıp daha net görebilirsiniz.
Günümüzden çok önceleri, 2. dünya savaşı sıralarında bir bölük alman askeri her nasıl olduysa resimde ki yere gelmişler.Buranın yerli insanları ve nerden geldiği belli olmayan bir grup alman askeri arasında arbede çıkmış.Küçük bir çocuk anlam veremediği bu arbededen hem korkuyormuş, hemde durdurmaya çalışıyormuş.En son babasının bacağına sarılmış ama babası çocuğunu düşünmeden düşman gördüğü askerlere saldırmak için üzerlerine koşturmuş. Yediği süngü darbeleri sonrası baba oracıkta ölmüş.Çocuk babasının cansız bedenine sarılmış bir şekilde "N'olur durun diye yalvarmaya başlamış". O an ki durum itibariyle bir an her şey durmuş. Herkes biz n'apıyoruz düşünceleriyle çocuğa bakıyormuş. O anın tanıklarının tarifine göre şeytana benzeyen bir alman askeri, süngüsünü koşturarak çocuğun kalbine saplamış. Süngüsünü sapladığı anda da çocuğun üstüne öyle bir gürültüyle yıldırım düşmüş ki göğün üstlerine düştüğünü sanmışlar. Her şey yanmaya başlamış ve kül olmuş. Olaydan canlı kurtulabilen 1 kişinin anlatımıyla günümüze kadar unutulmadan gelmiş. Her sene şubat ayının 10'uyla 20'si arasında buralarda garip olaylara tanık olunurmuş.Özellikle bu günlerde salıncaklara binenler garip şeyler görürmüş.Buraya ev yapılamamasından buraya salıncak konulmuş. Bazen salıncaklar gecenin bir yarısı kendi kendine sallanır. Temiz kalpli olanlar salıncaktakileri görebiliyormuş. Ruhların salıncaklarda yaşadığına inanan mahalle insanı hikayeyi salıncakların ruhu var biliyor musun diye anlatmaya başlar.
Benim geçen sene çektiğim fotografta çok sonralar farkettim, garip şekiller var.Dikkatli bakılması gerekiyor.
Resmin büyük halini üzerine tıklayıp daha net görebilirsiniz.
Gezergen Hayal Mahsülleri Ofisi