30 Ocak 2010 Cumartesi

Hayata Bakışını Değerlendirmece



Seç birini.


Seçtin mi? Hangisi?


Turuncumsu? Yeşilimsi? Mavimsi? Pembemsi?


Cevap Yanıt yazısının arkasında
üstüne gelindiğinde cevap ortaya çıkar




Ama seçmek zorunda olmayan şanslılardansındır belki. Seçim yapmazsan yanlış
yapmazsın.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Ağlanacak Halimize Gülelim Köşesi


Yılmaz Özdil 22 Ocak 2010 günü köşesinde yazdığı yazının bir kısmı.Gülmekten yarıldım...


“Çevireceğiniz numaradan önce Graham Bell'in doğum tarihini tuşlarsanız, telefonla bedavaya görüşebilirsiniz” diye haber yaptılar... “Benim telefon galiba arızalı” diye hücuma uğrayan Telefon İdaresi, ertesi sabah beyanat vermek zorunda kaldı; resmi kurum olduğu için “Manyak mısınız” diyemedi, “Külliyen yalan” dedi.
*
Adnan Menderes döneminde gizli bir projeyle uzaya gönderilen, ancak, daha sonra ödenek yetersizliği nedeniyle geri getirilemeyen Türk astronotun oğlunu çıkardılar canlı yayına... Millet ağlamaktan helak oldu zavallı yavrucağın dramına... Mermiyi dişiyle yakalayan adamı gösterdiler, kendini vurduranlar oldu! Klozetten çıkıp, insanların kıçını ısıran yaratık haberi de yaptılar, Cine 5 şifresini kıran sprey haberi de... Laboratuvarda tüplü müplü bir deney yaptılar, “Sigara paketlerindeki parlak kâğıtlarda gümüş var, işte böyle ayırabilirsiniz” dediler, adamın biri malı mülkü sattı, belediyenin çöp ihalesini aldı.

Yazının Tamamı İçin Bu Yazıyı Tıklayın!

Dipnot: Resimde ki balık astronot balığı

20 Ocak 2010 Çarşamba

Geçmişin Acı Hatırası


Sokak kapısından çıkarken hissettim, günün kötü geçiceğini.Tedirgindim. Tedirginliğimle adımlarımı daha ürkek atıyordum, günün getireceği bilinmezliğe.
Evimizin önünden geçen caddeyi yürüdüm.Herşey aynıydı.Yine aynı mahalle sakini, yine aynı dükkanlar, yine aynı yol...Tek farklılık yanımdan geçen insanlar olsa gerek diye düşündüm. Gereksiz bir tedirginlik diye düşünerek rehavetle yol boyunca yürüdüm.
Tam böyle düşünürken yolun ilersinde duvarın kenarına oturmuş birisini farkettim."Olamaz" dedim.Tahmin ettiğim kişiyse eğer diye yine tedirgin oldum.Yanına yaklaştıkca kişi daha belirginleşiyor, daha tedirgin oluyordum.Yanına vardığımda yüzüne bir baktım, bir baktım ki ne göreyim.Tahmin ettiğim kişi değil.
Unutmak istenilen geçmişi hatırlatan, benzer bir insanın yarattığı tedirginlikte olsa yüreğim darlandı.İnsan aşkı bulduğunda bırakmaması gerektiğini düşündüm ama nasıl? Sıkı sıkıya sarılırsa insan, aşkını elinde tutabilir mi? Elinde tutamazsa insan aşkını geçmişin acı hatırası olmaktan da öteye geçemez herhalde...

16 Ocak 2010 Cumartesi

Gezergen Blog Yazarını Merak Edenlere

Gezergen Blog Stüdyoları Gururla Sunar :D

En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür

En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür

Seçimini zekice
yapmak yarılamaktır
zafere giden yolu;
diger yarisi
kayıtsızlıkla
fethedilir.

bir yanda
istediğin
her şeyi
söyleyebilirsin,
öte yanda
meçbur değilsin.
ben bir şekilde
ikisini de
yapmayı
becerdim.
bu yüzden benimle
bir sorununuz varsa
size aittir.


Charles Bukowski

Bir kadın olarak doğmuş olsaydım, kesinlikle orospu olurdum. Erkek olarak doğduğum için sürekli kadınları arzuladım, ne kadar aşağıdaysan o kadar iyidir. Buna rağmen kadınlar -iyi kadınlar- beni korkuttu çünkü onlar ruhunuzu ele geçirmek isterler sonunda, peki o zaman ne kalırdı benden geriye korumak isteyeceğim? Açıkçası fahişeleri, düşmüş kadınları arzu ettim, çünkü ölüdür onlar ve serttirler, sizden hiçbirşey beklemezler. Çekip gittikleri zaman sizden hiçbirşey kaybetmezsiniz. Öte yandan bütün bunaltıcı bedellerine rağmen yumuşak , iyi kadınlara da hasret çektim. İki türlüde kaybettim. Ben güçlü değildim Böylece kadınlarla, kadın düşüncesiyle uğraştım durdum.
Charles Bukowski
Charles Bukowski veyahut Orhan Veli Kanık'ın içki sofralarında bulunabilmek isterdim...

14 Ocak 2010 Perşembe

Ağlamaklıyım, Son Günlerde...



Ağlamakdır, en güzel hüznü anlatan...
Gülmektir, en iyi sevinci anlatan,
Zamandır, en iyi doğruyu anlatan,
Kalbindir, en iyi sevgiyi anlatan,
Yaşamaktır, en iyi hayatı anlatan,
Yaşamaksa hayat; hayatı var eden duygularla, hissederek...


Lhasa de Sela'ya ait resim ve müzik ama o artık dünyaya ait değil. Günlerdir yazmak istiyorum ölümü üzerine ama yazamadım. Sıkıntılı zamanlarımın, aslında sadece sıkıntılı zamanlarımda da değil çoğu zamanda müziğiyle yoldaşdı bana. Şimdi onun dünyada olmaması çok üzüyor.
Bu sesi çok özleyeceğim.
Paylaştığım şarkısıyla yetinmek istemezseniz, blogun sağ tarafında bir şarkısı daha var. Bunlarda kesmezse kendi resmi sitesini ziyaret edin derim.

Lhasa de Sela (27 Eylül 1972 – 1 Ocak 2010), ya da bilinen ön adıyla Lhasa, ABD'li şarkıcı ve besteci.
Resmi Sitesi : http://lhasadesela.com