20 Ocak 2010 Çarşamba

Geçmişin Acı Hatırası


Sokak kapısından çıkarken hissettim, günün kötü geçiceğini.Tedirgindim. Tedirginliğimle adımlarımı daha ürkek atıyordum, günün getireceği bilinmezliğe.
Evimizin önünden geçen caddeyi yürüdüm.Herşey aynıydı.Yine aynı mahalle sakini, yine aynı dükkanlar, yine aynı yol...Tek farklılık yanımdan geçen insanlar olsa gerek diye düşündüm. Gereksiz bir tedirginlik diye düşünerek rehavetle yol boyunca yürüdüm.
Tam böyle düşünürken yolun ilersinde duvarın kenarına oturmuş birisini farkettim."Olamaz" dedim.Tahmin ettiğim kişiyse eğer diye yine tedirgin oldum.Yanına yaklaştıkca kişi daha belirginleşiyor, daha tedirgin oluyordum.Yanına vardığımda yüzüne bir baktım, bir baktım ki ne göreyim.Tahmin ettiğim kişi değil.
Unutmak istenilen geçmişi hatırlatan, benzer bir insanın yarattığı tedirginlikte olsa yüreğim darlandı.İnsan aşkı bulduğunda bırakmaması gerektiğini düşündüm ama nasıl? Sıkı sıkıya sarılırsa insan, aşkını elinde tutabilir mi? Elinde tutamazsa insan aşkını geçmişin acı hatırası olmaktan da öteye geçemez herhalde...

Hiç yorum yok: