Hani eskimiş klozetini değiştirirsinde, yeni klozetine mıçabilmek için dışkılama ihtiyacının gelmesini heyecanla beklersin ya, ha işte tam bu durumdaydım. =D Ama mıçtım kurtuldum bu duygudan. Hemde öyle fena mıçtım ki... Kpss sonuçları açıklandı ve yerleştiremedik sonucunu gördüm ya içimden " yerleştirdiniz, yerleştirdiniz hem de çok güzel yerleştirdiniz" dedim. Kısaca benim için güzel bir mıçma oldu.
Zaten canım sıkkındı; bir sevgilim bile yok anlıyor musun, hadi gülümse. Aha ha ha, Sezen Aksu'nun şarkısıyla karışık çok güzel kelime oyunu oldu. Hani kadınlar kedilerle özdeşirler ya; sevgilim yok, kedim yok... Çok feci cümle kurdum =D Hal böyleyken şu 14 Şubat ayrı bir can sıkıcı tabii haliyle. Beşiktaşlı olmamdan kaynaklanan, doğuştan çarşı ruhuna sahip bir insan olarak, "Çarşı Herşeye Karşı" sloganını benimsediğimden, 14 Şubata da karşıyım. Karşı olunmayacak gibi de değil ki... Benim ve çoğu insan için anlamı olmayan günü anlamlandırmayı anlamıyorum. Bir karar alınsa, sevgililer gününü 15 şubatta kutlayacaz deseler, 14 Şubatın olayı ne oldu, anlamı bitti işte. Daha önce ki senelerde dediğim gibi olası bir sevgilimle kutlayacağım tek sevgililer günü onunla tanıştığım gün olacaktır. Benim için anlamı olacak bir günü yaşaması da, yaşatması da farklı olacağı görüşündeyim. Benim dediğim gibi olmuş olsa bugünü sap olarak geçirecek insanların kendilerini bok gibi hissetmemelerini sağlardı, herhalde. Kadınlar işin hediye kısmını bir kenara bırakıp, erkeklerinin bugünü daha önce başka bir kadınla daha kutlamış olmalarını nasıl kabul edebiliyorlar, bunu da anlamıyorum. Yani sevgiliyle kutlanacak olan o özel gün, ilişkiye anlam katan gün olması gerektiği inancındayım.
İşte kendimi bok gibi hissedince, klozet kapağının altında keşfedilmemiş dünyada ki mikro-organizmada ben oluyorum haliyle. :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder