6 Eylül 2011 Salı
30 Ağustos 2011 Salı
Bayram Kutlaması
Yıllarca beklediğim an geldi. Hep bu anı bekledim.Resmi bayram ile dini bayram aynı gün kutlanacak. Dini bayramlarda bayramınız kutlu olsun diyenlere sinirim bozulurdu. Bu sefer ben sinir bozacağım =D
Bayramınız kutlu olsun diyenlere, sizinde zafer bayramınız kutlu olsun diyeceğim. Bayramımın mübarek olmasını niyaz edenlere de aynı şekilde dualarına katılacağım.
Sözün özü; Resmi bayramlar kutlanır, dini bayramlar mübarek olması dilenir.
Zafer Bayramınız Kutlu, Kurban Bayramınız Mübarek Olsun...!
Bayramınız kutlu olsun diyenlere, sizinde zafer bayramınız kutlu olsun diyeceğim. Bayramımın mübarek olmasını niyaz edenlere de aynı şekilde dualarına katılacağım.
Sözün özü; Resmi bayramlar kutlanır, dini bayramlar mübarek olması dilenir.
Zafer Bayramınız Kutlu, Kurban Bayramınız Mübarek Olsun...!
23 Ağustos 2011 Salı
Alo! Facebook'tan Arıyorum…
Dünyada ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Rocco ve Turkcell, Facebook’ta cep telefonu üzerinden iletişimi başlattı. Rocco Sıkısakız için Turkcell altyapısı ile hazırlanan “Facebook’tan cep telefonu ile arama yapma servisi”ne sadece telefon numaranızı vererek dahil olabiliyorsunuz. Linke tıklayıp http://www.facebook.com/roccoloji kaydınızı tamamladıktan sonra uygulamaya kayıt olan herkesle Rocco’nun hediye ettiği 30 dakikayı kullanarak konuşabiliyorsunuz. Nasıl mı? İşte videosu...
Üyelerin telefon numaraları görünmediği için hem eğlenceli hem de çok güvenli olan Rocconnect Tıkla Konuş ile bedava konuşmak için Turkcell abonesi olmanız ve bir Facebook hesabınızın olması yeterli.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
13 Ağustos 2011 Cumartesi
7 Ağustos 2011 Pazar
Sen Ne Ayaksın?
"Sen ne ayaksın ha, söyle bakayım" bakışıyla bakan hatunun resmi için sen ne ayaksın başlığı atsam da yazımla hiç alakası yok.
Aslında tek amacım karmaşık duygularımdan bahsetmek istiyorum. Ayağım kaşınıyor, hemi de çok kötü bir şekilde. Kaşıntı sinirlerimi bozuyor ama kaşırken tatlı tatlı pek bir hoş oluyor =D Karman çorman durumdayım. Ha bir de demin osurdum. Karnımda ki ağrıdan da kurtuldum. Dünya ne güzelmiş duyguları yaşatan bu osuruktan aldığım keyfi uzatmak içinse, elimi koltuğumun altına koyup pırt pırt sesleri çıkarttırıyorum. Burnumda da nefes almamı zorlaştıran bir şeyler var sanki. Ekskavatör parmaklarımı kullansam mı diye düşünüyorum.
Bugünlerde biraz kendimi güçsüz hissediyorum.50 kaplan, 5 geyik, 4 köpek, 6 kedi, 22 karınca gücünde olan ben, 22 karıncamı yitirmiş gibi hissediyorum.
Ha bir de en önemlisi acıdan kurtulmak için daha büyük acı çekmek gerekebiliyormuş. 20'lik gömülü dişimden kurtulmak bu kadar acı vereceğini bilemedim. Hayatın acı gerçekleri işte...
Ya farklı bir konu da facebook; tanıyor olabileceğim kişiler arasına taş gibi hatunlar koyuyor ve sonra tanımıyorum ama tanışalım diyorum. Ekleme talebi yolluyorum. Sen bu insanı tanımıyorsun, tanımadığın insanlara ekleme talebi yollama diyor. Eee arkadaşım olabileceğimi sen söyledin. Gösterme bari de dünya da öyle güzellikler olduğunu bilmeyeyim.
Bir de Doctor Who dizisi kafama çok takılıyor. Denk geldi mi seyrediyorum. Nedense izlemekten kendimi alamıyorum. Zap dürtülerimi yitiriyorum. Dizide ki dalek midir nedir? o son teknoloji yaratıklara bayılıyorum. İmha et, imha et diye dolaşıyorlar ortalıkta. Ağızlarına bir çakıcan =D Herkesin o yaratıklardan kaçışını seyretmeden edemiyorum işte. Dizinin konusu daha farklı tabii de, benim diziden anlayabildiğim bu.
Aslında tek amacım karmaşık duygularımdan bahsetmek istiyorum. Ayağım kaşınıyor, hemi de çok kötü bir şekilde. Kaşıntı sinirlerimi bozuyor ama kaşırken tatlı tatlı pek bir hoş oluyor =D Karman çorman durumdayım. Ha bir de demin osurdum. Karnımda ki ağrıdan da kurtuldum. Dünya ne güzelmiş duyguları yaşatan bu osuruktan aldığım keyfi uzatmak içinse, elimi koltuğumun altına koyup pırt pırt sesleri çıkarttırıyorum. Burnumda da nefes almamı zorlaştıran bir şeyler var sanki. Ekskavatör parmaklarımı kullansam mı diye düşünüyorum.
Bugünlerde biraz kendimi güçsüz hissediyorum.50 kaplan, 5 geyik, 4 köpek, 6 kedi, 22 karınca gücünde olan ben, 22 karıncamı yitirmiş gibi hissediyorum.
Ha bir de en önemlisi acıdan kurtulmak için daha büyük acı çekmek gerekebiliyormuş. 20'lik gömülü dişimden kurtulmak bu kadar acı vereceğini bilemedim. Hayatın acı gerçekleri işte...
Ya farklı bir konu da facebook; tanıyor olabileceğim kişiler arasına taş gibi hatunlar koyuyor ve sonra tanımıyorum ama tanışalım diyorum. Ekleme talebi yolluyorum. Sen bu insanı tanımıyorsun, tanımadığın insanlara ekleme talebi yollama diyor. Eee arkadaşım olabileceğimi sen söyledin. Gösterme bari de dünya da öyle güzellikler olduğunu bilmeyeyim.
Bir de Doctor Who dizisi kafama çok takılıyor. Denk geldi mi seyrediyorum. Nedense izlemekten kendimi alamıyorum. Zap dürtülerimi yitiriyorum. Dizide ki dalek midir nedir? o son teknoloji yaratıklara bayılıyorum. İmha et, imha et diye dolaşıyorlar ortalıkta. Ağızlarına bir çakıcan =D Herkesin o yaratıklardan kaçışını seyretmeden edemiyorum işte. Dizinin konusu daha farklı tabii de, benim diziden anlayabildiğim bu.
Bu saçma yazıya biraz ilgi çekebilmek için erotik bir resimle süslemek lazım. Nasıl da işveli oturmuş, ohhş yerim ben onu... =D
28 Temmuz 2011 Perşembe
Ansızın Zamansız Olmak
Bir gün saati çeviren çarklar duracak...
Ve sonra bir gün saatleri unutacağız. Bir gün günleri saymayı unutacağız. Bir gün hangi tarihte olduğumuzu unutacağız.
İşte o gün hangi tarihte olacağız ? Hangi yüzyılda? Zamanın neresinde olacağız ?
Ansızın zamansız olacağız eğer bu süreci fark etmediysen. Belki zaten zaman yok, kafada şekillenen biçimiyle.
Zaman yaşanmış veya yaşanacak tarihlerde beden bulur.
Ve sonra bir gün saatleri unutacağız. Bir gün günleri saymayı unutacağız. Bir gün hangi tarihte olduğumuzu unutacağız.
İşte o gün hangi tarihte olacağız ? Hangi yüzyılda? Zamanın neresinde olacağız ?
Ansızın zamansız olacağız eğer bu süreci fark etmediysen. Belki zaten zaman yok, kafada şekillenen biçimiyle.
Zaman yaşanmış veya yaşanacak tarihlerde beden bulur.
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Aydın Kişi
Aydınlar...
Bahsetmek istediğim konu aydınlar. Bizler, her okumuş kişiyi aydın insan olarak görürüz. Peki doğru mudur? Tabii ki hayır. Aydın kişi : Sorunlarımızla kararan yollarımızı, çözümleriyle aydınlatan kişidir. Sorunu söyleyip, cevap arayan kişi kesinlikle aydın kişi değildir. Aydın kişi önümüzü aydınlatan kişidir. Aydınlık saçtığı için aydındır. Sorunları gösterip içimi daha çok kararttığı için değil, çözüm olduğu için aydın.
Çözüm için yol gösterirken bu uğurda üzerine düşen vazifeleri canı pahasına yapan kişidir. Aydın kişi, bizim aydın olarak bildiklerimizden bambaşka kişilerdir, anlatabildiysem.
Bir sürü sorunumuz var, çözümümüz yok. Bir sürü sorunumuz varsa, çözümümüz yoksa aydınımız yok. Demek ki ampul değil, aydınlar yollarımızı aydınlatıyor...
Herşey ANLAYABİLENE...
Bahsetmek istediğim konu aydınlar. Bizler, her okumuş kişiyi aydın insan olarak görürüz. Peki doğru mudur? Tabii ki hayır. Aydın kişi : Sorunlarımızla kararan yollarımızı, çözümleriyle aydınlatan kişidir. Sorunu söyleyip, cevap arayan kişi kesinlikle aydın kişi değildir. Aydın kişi önümüzü aydınlatan kişidir. Aydınlık saçtığı için aydındır. Sorunları gösterip içimi daha çok kararttığı için değil, çözüm olduğu için aydın.
Çözüm için yol gösterirken bu uğurda üzerine düşen vazifeleri canı pahasına yapan kişidir. Aydın kişi, bizim aydın olarak bildiklerimizden bambaşka kişilerdir, anlatabildiysem.
Bir sürü sorunumuz var, çözümümüz yok. Bir sürü sorunumuz varsa, çözümümüz yoksa aydınımız yok. Demek ki ampul değil, aydınlar yollarımızı aydınlatıyor...
Herşey ANLAYABİLENE...
26 Haziran 2011 Pazar
Taşlarla Konuşan Adam
Efkarlı efkarlı yürürken, bir taş gördüm yolun kenarında. Aldım elime taşı; evirdim... çevirdim... Atacakmış gibi yapıp yolun kenarına koydum. Şurdan şuraya gitmek için daha çok beklersin deyip tekrar yola koyuldum. Bir kaç adım attım ve arkamı dönüp, taşa pis bir sırıtış attım.Sonrası bir kaç adım daha. Bir yandan yürümeye çalışıyorun, bir yandan taşı düşünüyorum. Artık nerdeyse gözden kaybolacak kadar taştan uzaklaşacağım sırada, bir çocuk taşa öyle okkalı bir vuruş yaptı ki; taş bu da sana kapak olsun der gibi bakış atarak yanımdan geçti. Taş durana kadar gözümle takip ettim. Taş tamamen durduğunda, yanına gittim. Bilgece bir tavır takınarak, tarihe damgasını vuracak sözü sarf ettim;" Benim olmanı istediğim yerde misin, yoksa kendinin olmak istediği yerde misin, yoksa yaşamın götürdüğü yerde misin?Bu sözü sarf ederken yumruğu dik bir şekilde tutup, diğer elimin avuç içiyle yumruğum tepesine şaplağı indirmişdim. Al sana bu kapak olsun diyerek, seviyemi taşla aynı seviyeye indirmişdim. Sonra başka bir bilge gelip, Taş yerinde ağırdır yiğen(yeğen) deyip, çekip gitti. Fazla uzaklaşmasına fırsat vermeden, taşı alıp kafasına fırlattım. Kafasında büyük bir acıyla, arkasını dönüp baktığında yumruk tepesine şaplak hareketiyle " Taş kafalı olmak başı acıtır" dedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)