13 Aralık 2012 Perşembe

Yastıkaltı Yatırıma Enteresan İletişim



Teknoloji aldı başını yürüdü. Neredeyse tüm alışkanlıklar değişirken yastıkaltı yatırım da tarih olma noktasında. Yastıkaltı yatırım konusunda yıllardır çalışan işin kahramanları yastıklar da sonunda halka seslenmeye karar verdiler.

Onların bakış açısından yastıkaltı birikimin zorluklarını, zahmetlerini dinledikçe stres yönetimindeki yeteneklerini takdir edecek, birikim güvencesiyle ilgili kaygılarına siz de hak vereceksiniz. Yastıkların bile `Yeter artık` dediği yastıkaltı yatırıma güvenli ve kazançlı bir alternatif olarak, neyse ki Garanti hep hizmetinizde.

Yastık altındaki altını ekonomiye kazandırmak amacıyla fiziki altınları mevduat olarak alan Garanti, 98 şubesiyle “Altın Salısı” hizmeti veriyor. Takı ve altınların değeri, altın eksperleri tarafından hesaplanıp Altın Hesabı’na yatırılıyor. Böylece altın birikimleri çalınma korkusu olmadan garantiye alınıyor.

NET Hesap ise farklı birikim hedefi olan müşterilere vade sonunda elde edilecek net kazancı ilk günden bildiriyor. Birbirinden farklı 4 hesap sayesinde müşteriler hem biriktirme alışkanlığı kazanıyor hem de vade sonundaki getirisini hesap açılışında garantiliyor.

Garanti'nin birikim ihtiyaçlarınız için en uygun çözüm önerileriyle ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz, yorumlar #yastıkaltıyatırım hashtag'inde.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

27 Kasım 2012 Salı

Salak ile Avanak Muhabbet Vol 1


Avanak, " Yaşamak ve ölüm arasında ki fark ne? "
Salak, "Bilmiyorum"
Avanak, "Nasıl bildin?"
Salak, "Neyi, nasıl bildim?"
Avanak, "Sorunun cevabını bildin"
Salak, "O sorunun cevabı mı var?"
Avanak, "Tabii ki var... Ama hiçbir insan bilmiyor aslında bu sorunun cevabını!"
Salak, "Neymiş sorunun cevabı"
Avanak, "Söyledim ya, bilmiyorum"
Salak, "Lütfen, söyle! Cevap ne?"
Avanak, "Bilmiyorum, kimse bilmiyor! Ne ölmeyi ne de yaşamayı bilmiyoruz. Dolayısıyla kimse aradaki farkı bilmiyor...!"

7 Kasım 2012 Çarşamba

Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!

Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.

Atadan kalma tohumlarımız;

* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır

Ancak bugün Anadolu’ya özgü yerel tohum çeşitliliğimiz yok oluyor. Tek seferlik, ticari tohumların egemenliği nedeniyle gıdamızın ve geleceğimizin güvencesi yerli tohumların nesli tehlike altında! Yeryüzünde zengin çeşitlilikteki yaşamı sürdürebilmek, atalık tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamıza bağlı.

TOHUM TAKAS AĞI, yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımızın korunup yaygınlaşmasını amaçlıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,

* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;
* Bu toprakların yüzlerce yıllık bereketinin, lezzetinin, besin zenginliğinin ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sağlam patikalar oluşturacaksınız.

Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...

Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

EFT/havale yoluyla bağış yapmak istiyorsanız:
Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40

www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar



Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
 

15 Ekim 2012 Pazartesi

Sevgilinizi Hararetlendirin


Son günlerin en gözde Facebook uygulamalarından bir tanesi de Lipton Ice Tea Hararetmatik. Lipton Ice Tea Türkiye sayfası üzerinden ulaşabildiğiniz Hararetmatik uygulaması, IVR teknolojisiyle gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ilk defa, yapılan şakayı kayıt etme özelliğine sahip bu teknolojiyle oturduğunuz yerden istediğiniz arkadaşınızı şakalayabiliyorsunuz. Bunun için tek yapmanız gereken, Facebook listenizdeki arkadaşlardan dilediğinizi seçip telefonunuzu ve hararetini yükseltmek istediğiniz arkadaşın telefonunu yazmak. Bu basit işlemden sonra Türkiye’nin son dönemdeki gözde komedyenlerinden İsmail Baki tarafından canlandırılan 5 ayrı telefon şakasından birini seçebiliyorsunuz. Günde 3 şaka hakkınız var ve unutmayın her arkadaşınıza sadece bir defa telefon şakası yapabilirsiniz.


Olay sadece şakayla da bitmiyor tabi. Eğer arkadaşınız şakayı sonuna kadar dinleme sabrı gösterirse hem siz hem de o SMS ile birer çekiliş numarası almaya hak kazanıyor. Her hafta sonunda da en fazla çekiliş hakkı elde eden kişi ise içi dolu, özel bir Lipton Ice Tea dolabı kazanıyor.

İsmail Baki’nin birbirinden renkli taklitleri ile eşinizi, sevgilinizi de tatlı tatlı kızdırabilirsiniz. Zaten duyduğuma göre özellikle karı-kocalar birbirlerini bolca şakalıyormuş. Yeni bir heyecan arayışı mı, soğuk yenen intikam yemeği mi orasını ben bilemem. Tek bildiğim bu şakaların gerçekten de çok keyifli olduğu.

Siz de aşkınızda hararet derecesini biraz artırmak istiyorsanız uygulamanın linki burada.


Seslendirmenin yapıldığı stüdyodan kamera arkası görüntüler ise çok eğlenceli:


Bir bumads advertorial içeriğidir.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Acı Tatlı Hayat

Bittersweet Life - Acı Tatlı Hayat - Dalkomhan insaeng

Geç vakit, bir güz gecesi, öğrenci ağlayarak uyandı. Bunu gören usta, öğrencisine sordu :
- Kabus mu gördün?
- "Hayır." dedi öğrenci.
- Üzücü bir rüya mı gördün?
- "Hayır." dedi öğrenci. "Tatlı bir rüya gördüm."

- O halde neden böylesine hüzünle ağlıyorsun?
Gözyaşlarını silerken öğrenci sessizce yanıtladı:
- Çünkü gördüğüm rüya gerçekleşemez!

A late autumn night, the students awoke crying. Seeing this, the master, asked the student :
- Did you have a nightmare?
- "No." said the student.
- Did you have a sad dream?
- "No." said the student. "I saw a sweet dream."
- Then why are you crying so sadly?
Tears silently while deleting student replied:
- Because it's my dream will never happens! 




Güzel bir bahar günü, öğrenci rüzgarda sallanan birkaç dala baktı.
Ustasına sordu :
"Usta, dallar mı hareket ediyor, yoksa hareket eden rüzgar mı?"
Öğrencisinin nereyi gösterdiğine bile bakmadan, usta gülümseyip şöyle dedi:
"Hareket eden ne dallar ne de rüzgar, senin kalbin ve aklındır."



 
 
Yapım        : 2005 Güney Kore,
Tür            : Aksiyon Dram
Yönetmen : Jee-woon Kim
Oyuncular : eong-min Hwang Yu-mi Jeong Ku Jin
Konusu      :
Sun-woo, Seul şehrindeki lüks bir otelde müdür olarak çalışmaktadır. Oldukça sinirli bir patronu olmasına rağmen, Woo onun gözde adamıdır. Günün birinde patronu, ondan sevgilisinin kendisini aldatıp aldatmadığını öğrenmesini ister. Bu görevi kabul eden Woo, sonuca kısa sürede ulaşır. Fakat patronunun isteklerini yerine getirmekten çekinince aralarında büyük bir gerginlik yaşanacaktır.

Kendi türünde farklı bir yapım olan ve bu yönüyle eleştiriler alan film, oyunculuklar ve sahne seçimi açısından övgüler alıyor.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Yok Olan Dünya

Bu konuda 4.5 mb'lık bir resim olduğuna, resmi görmeniz biraz zamanınızı alacaktır. Bu yazıyı okuyana kadar dünyanın en ucuz ve en hızlı internetiyle resim yüklenmiş olması gerekiyor. :) Resmin açıldığını varsayarak; yok olan dünyadan bahsetmek isterim, sadece bir cümleyle...

Yok olan dünyaya sevgiyle tutunmak! 

Uzun uzun yazacak bir şey yok. Dünyayı yok ediyoruz. Yaşamın özünden çok uzaklarda yaşıyoruz. Parayla her şeye sahip olmaya çalışıyoruz; mutluluğa, sevgiye, dürüstlüğe v.s. Belki parayı keşfettiğimiz gün kaybettik sevgiyi. Belki sahip olabileceğimiz şeyler artıkca unuttuk sevgiyi, sevdayı... Bir arabaya sahip olabilmek daha değerli oldu sevgiden. Ne garip ki, sevdalarını sattıklarının farkında değiller. Sevgiyi nerde kaybettik diye sorarlar. Neye sahip olduğuna baktığında göreceksin sevdayı nerede kaybettiğini. Uzun bir yazı oldu. Ama anlatmak istediğim tek bir cümle var :  

Yok olan dünyada sevgiyle var olmak!

Birde uzun gecelerimi anlatan bir şarkı...

12 Ağustos 2012 Pazar

Unutulmayan

Unuttum derken yine hatırlarsın, yalan olur unuttum deyişler... Unuttum demek; kendini kandırmak demek...

Unuttum demek; karşında ki yüreği acıtmaya çalışmaktır ama asıl yüreği acıyan kendinsindir. Gerçekten unuttuysan neyi unuttuğunu bilmemelisin. Birileri söylemeli sana onun ismini, sen ise hatırlayamamalısın. Yüreğin onun ismini haykırırken, unuttum demek, karşında ki yüreği acıtmaya çalışmaktan öte bir şey değil. O yürek bundan haberi olmayacaksa, kendini kandırmaktan başka bir şey değil...
 
Dürüst ol, en azından kendine. "Seviyorum, hala seviyorum" diyebil. Hayat ertelenecek kadar uzun değil. Yüreğinin haykırışları izin vermeyecektir o ismi unutmana. Kendine acı çektirmek istiyorsan, unutmaya çalış. Ya o unuttuysa, yine de sen unutma ama haykırma sevdiğini. Keza duymayacaktır. Gidişi kabullenmektir, unutmamak. Onu çok seviyorsan, hayallerde bile güzeldir. Başka birisini sevmene engel olmaz, korkma. Sevgi dolu bir yüreğin varsa, sevecek başka birisini bulabilirsin...

Yaşam da, sonsuzluk da sevgidir. Sevginin gücüyle sonsuzluğa uzanan bir yaşama uzat elini...

Dipnot : Kendime seslendiğim bir yazıdır.

10 Ağustos 2012 Cuma

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?

 
LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi.                                    

Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.

Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Gölgeler Ruhumun Karanlığıdır

Yok oluşa giden yolun neresindeyim bilmiyorum. Durup bakamıyorum bile. Her yer karanlık...
Bir kibrit çaktım, karanlığa. Bir an sanki aydınlanıverdi etraf...
Ben o kibrite mutluluk dedim, karanlığa ise hayatım...

Gölgeler ruhumun karanlığıdır aslında. Karanlığımı gölgeme sakladım, görmediniz. Karanlığım hep etrafımdaydı...
Kaçamadım...!

Her anım son duraktan, bir öncesi. Sonra ki anın son durak olmaması muamma.
Nihayetinde enke ışıması...


14 Mayıs 2012 Pazartesi

En Yaratıcı Anneler Günü Hediyesini mi Arıyorsunuz?


Anneler Günü’nün en yaratıcı hediyesini aramanıza artık gerek kalmadı. Vestel'in bu yılki Anneler Günü’ne özel tasarladığı Anne Bak N’aptım Facebook uygulamasıyla, annenizin sevinç gözyaşları garanti :)

Malum, sosyal medyanın popülerliği arttıkça, “kaç yaşında olursa olsun, yeter ki gözümün önünde olsun” diyen annelerimiz, Facebook’ta da “arkadaşımız” oldular. Bir hesap açar açmaz da genelde yaptıkları ilk iş, profil ya da kapak fotoğraflarına biricik evlatlarının resimlerini koymak oluyor.

İşte buradan yola çıkan Vestel, Facebook sayfasındaki Anne Bak N’aptım uygulaması ile kullanıcılara, Anneler Günü’nü Facebook’ta “anne stili” kutlama şansı veriyor.  Vestel'in bu uygulamasıyla, Anneler Günü kutlamanızı Facebook kapak resminize taşıyıp, annenize olan sevginizi dünyaya ilan edebiliyorsunuz. İsterseniz kendi annenizin fotoğrafını şablonlara yerleştirerek kendinize özel bir tasarımla, isterseniz de önceden hazırlanmış tasarımlardan birini kullanabiliyorsunuz.

Üstelik, annesi için tasarım yapanlar çok özel bir indirime de hak kazanıyor. Bu Anneler Günü’nde annesine en yaratıcı hediyeyi vermek isteyenler buraya:

http://gid.io/AnneBakNaptim

Bir bumads advertorial içeriğidir.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Aşk; Yalnızlığın Ümidi

Yüreğimi parçalayarak, anılar saçılıyor odaya. Canlanıyor anılar, yaşlı gözlerimde. Seyrediyorum anılarımı derbeder ve üzgün...
Açıyorum pencereyi, hafifce esen rüzgarın yüzümü okşayışını hissediyorum. Yangın yeri yüreğimi, serinletiyor hafiften.
Anılarımı rüzgara bırakıyorum. Sana getirsin diye, yüreğine dokundursun diye... Etrafında esen rüzgarlarda anılarımız esiyor. Anılarla esen o rüzgarlar, yüreğine dokunacaklar...
...
...
...
Çok sert esen rüzgarda, yağan yağmura şemsiyeyi açmaya çalışmak gibi; göz kapaklarım, göz yaşlarıma mani olmaya çalışıyor...
Böyle bir havada balık ekmek yemeye çalışmak gibi hayallerimi yiyorum. Kılçıkları yüreğime takılıyor...
...
...
...
Yitirilmiş masumiyetle yitirilen aşka dökülen gözyaşının, kurak toprağa can vermesi tüm ümidim...

3 Nisan 2012 Salı

Anneannem

Sevgili anneannem,

En doğru anlatan kelimeler hangileridir bilemem aslında; ama basit olsada seni anlatacak en güzel cümle "iyi insandın". Yalan dünyada vardın, şimdi yoksun.Çok sevdiğin Bursa'da dünyadan gittin. Bursa'ya laf söyletmezdin. Güzel memleket derdin de başka bir şey demezdin. Çok çabuk kızardın ama hiç kin tutmazdın. Bilirdin aslında kızdırırdık bazen seni; "Bursa küçük memleket" derdik, hemen " Bursa şöyle büyük şehir, böyle büyük şehir" anlatırdın. Dondurmayı çok severdin; " dondurma alalım mı" dediğimizde,  hemen, "hadi" derdin. Bir yere gideleceği zamanda ise ilk hazır olan insandı. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın.

Vedaya dair neler yazdığımı araştırırken buldum, yorumumu. Sonra yazdıklarıma takıldım, kaldım. "Zaman dengesiz, hayat adaletsiz... Zaman insanları sevdiğinden kopartırken, tekrar birleştirsin diye bekliyorsun.Zamanı durdurmanın mümkün olmaması zaten, hasretliğe ümit olan. Can sıkıyor işte!" Bunları söylemiştim, çok önceleri kendi blogumun yorum kısmında. Öyle bir şey ki; anneannemle beraber şu yakın zaman da çok şeyler kaybettim aslında. Yazdığım cümleler çok anlamlı geldi. Vedadan bahsederken yazmak istedim.

Daha önce blogumda üstü kapalı yazmaya çalıştım aslında; hayat bir kaybediş serüveni. Hiç bir şey kaybetmesende her geçen anı kaybettiğin, kaybediş serüveni. Hayatın acı gerçekleri...


Anneannem
1926 - 2012 
30 Mart
Seni seven ailen adına, Torunun...
Allah rahmet eylesin!

27 Şubat 2012 Pazartesi

Ece Sükan Benim Bloguma Yakışan VAIO'yu Seçti... Sıra Sende!

Bana en çok Turuncu VAIO yakışıyor!

Ünlü moda ikonu Ece Sükan, Sony VAIO için ilginç bir işe imza attı. Blogların renkli dünyası ile Sony VAIO'nun renkli dünyasını birleştiren Ece Sükan, bir çok blog gibi benim blogumu da inceledi ve yakışacak olan rengi belirledi. Ece Sükan, blog içeriği, tasarımı, duruşuna göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana Turuncu VAIO'yu seçti.
sony-vaio

Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin...

Bir bumads advertorial içeriğidir.

23 Şubat 2012 Perşembe

Can Bonomo - Love me back (Turkey) 2012


Eurovision şarkımızı merak edenler için yayınlama ihtiyacı duydum. Yoksa Can Bonomo diye millet Leonard Cohen dinliyor :D Leonard'ı da beğenmemişsiniz bir de :D Herkes sevecek diye bir kaide yok tabii.
Herneyse; Can Bonomo - Love me back (Turkey) 2012 Eurovision Şarkı Yarışması
Can Bonomo - Love me back (Turkey) 2012 Eurovision Song Contest

22 Şubat 2012 Çarşamba

Rumeli Hisarı'nda Masalsı Bir Aşk Hikayesi!

"Eski aşklar Yeşilçam'da kaldı" lafı klişe olmaya yüz tutmuşken, fırtınalı sevdalar, çekişmeli ilişkiler günümüzde hem magazin basınında hem de yakın çevremizde -buna kendimiz de dahil- karşımıza bolca çıkıyor. Sevgilimizi elimizden almak isteyen dış mihraplar yoğun şekilde çalışırken bize de biricik aşklarımızı elimizde tutmak için yapmamız gereken çok iş düşüyor. Bu konuya nereden geldiğimi açıklıyorum!

8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.

8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Bilge ile Küçük Vol.2



Küçük çocuk aşkı sordu bilgeye.
Bilge, " Hayatın can suyudur evlat! " dedi.
Küçük, " Yaşam aşkla mı başlar yani?" dedi.
Bilge, " Yaşam nefes ile başlar " dedi.
Küçük, " Nefes aldığımızda yaşamış mı oluruz?"
Bilge, " Hayattan bir beklentin yoksa!" dedi.
Küçük, "Ama beklentisiz nasıl yaşanabilir ki?"
Bilge, "O zaman nefes almaktan fazlasını yapmalısın!"
Küçük, "Mesela, neler yapabilirim?"
Bilge, "Yaşamalısın evlat! sadece yaşamalısın, bunun için mücadele etmelisin..."
Küçük, "Mücadele ettiğimde istediğim gibi yaşayabilecek miyim? Aşkı bulabilecek miyim? Aşkı yaşayabilecek miyim?"
Bilge, " Yaşamak; suları azgın bir nehirde, salın üzerinde olmak gibidir. Çektiğin kürek geriye götürmese de, ileriye götürdüğünü zannedersin. Kimi zaman kürek yardımıyladır ama kürek çekmesende ileriye gideceksindir. Nehirin karşına neler çıkaracağını bilemeyeceksin ama çektiğin kürek seni sonuca taşıyacaktır."
Küçük, "Bulmak çok zor galiba karamsarlığa kapıldım, şimdi".
Bilge, "Aşkı mı bulmak istiyorsun, aşk ile kürek çekmelisin. İyi bir yaşam mı istiyorsun, iyi bir yaşam için kürek çekmelisin. Bunları bulduğunda farkına varmalı ve yaşamalısın. Nehir seni onlardan uzaklaştırmadan!
Bulacağına inanmalısın ve yaşamalısın hayatı..."
Küçük, "Ama aşkı hala anlamadım ben."
Bilge, "Bu nehirde her ne için kürek çekersen çek, kürek çekme isteğindir aşk. Bu yüzden mücadele etmeli ve yaşamalısın bu hayatı eğer aşkı anlamak istiyorsan!"
Küçük, "bir gün aşkımı seninle tanıştıracağım." der ve uzaklaşır...

Not : Küçük çocuk teşekkür etmeyi ve iyi günler demeyi de unutmaz tabii ki :) Sadece amerikan filmlerinin soğukkanlı, umursamaz tavırlarında ki herifler gibi gözükmek istemiştir, yazıda :) Bana rica ederek repliğinin bu halde olmasını istemiştir. Küçük çocuğun bu tavrını örnek almayınız lütfen =D

10 Ocak 2012 Salı

Bilge ile Küçük Vol.1

Küçük çocuk yaşamı sordu bilgeye
Bilge: daha önce anlattığım gibi evlat dedi.
Küçük "ama anlamıyorum, anlayamıyorum"
Bilge " anlamayacaksın evlat, sadece yaşayacaksın"
Küçük " ama anlamadan nasıl yaşayabilirim?"
Bilge " Evlat... hayat soru sormaksa, cevapları hayatta aramak, bende değil"
Çocuk iç ses "sana bilge diye soru soranı ..." =D

1 Ocak 2012 Pazar

Yine Yeni Bir Yıl


Ne çabuk eskitiyorsunuz şu yılları. Habire yeni yıl. Uzun ömürlüsü yok mu bu yılların. Her sene, her sene yeni yıl...
Yazılarımı okuyanların bildiği üzere 2011'e girmedim. Hala 2010'dayım. 2011'e girmeyi denedim. Bir bacağımı soktum. Baktım giremeyeceğim, boşverdim.
Lakin 2012'ye gireceğim mirim. Giremedikce girmeyi deneyeceğim. Giricem, çıkıcam, giricem, çıkıcam... Ta ki 2012'yi becerene kadar. 2012'yi becerdiğimde ohhhh misss =D 2010'dan kurtulup 2012'ye girmiş olacağım.
2012'de en büyük dileğim ısıtmalı klozet kapağım olması. 2012 bana ısıtmalı klozet kapağını versin, ben de mıçarken 2012'yi düşüneyim. Mıçtığımın 2012'si bol aksiyonlu olacağa benziyor. Herkes kıyamet kopacak mı diye bekleyecek. Eğlenceli olacak. Çok sevdiğiniz dünya yok oluyor. =D
Afrika'da ki insanlar hangi yıla girdiler bilmiyorum ama orada ki açlıkla yaşadıkları senenin sayısı her ne olursa olsun yaşadıkları seneyi sevmediklerine eminim.
Her neyse bol eğlenceli yıllar...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...