7 Ağustos 2011 Pazar

Sen Ne Ayaksın?

"Sen ne ayaksın ha, söyle bakayım" bakışıyla bakan hatunun resmi için sen ne ayaksın başlığı atsam da yazımla  hiç alakası yok.
Aslında tek amacım karmaşık duygularımdan bahsetmek istiyorum. Ayağım kaşınıyor, hemi de çok kötü bir şekilde. Kaşıntı sinirlerimi bozuyor ama kaşırken tatlı tatlı pek bir hoş oluyor =D Karman çorman durumdayım. Ha bir de demin osurdum. Karnımda ki ağrıdan da kurtuldum. Dünya ne güzelmiş duyguları yaşatan bu osuruktan aldığım keyfi uzatmak içinse, elimi koltuğumun altına koyup pırt pırt sesleri çıkarttırıyorum. Burnumda da nefes almamı zorlaştıran bir şeyler var sanki. Ekskavatör parmaklarımı kullansam mı diye düşünüyorum.
Bugünlerde biraz kendimi güçsüz hissediyorum.50 kaplan, 5 geyik, 4 köpek, 6 kedi, 22 karınca gücünde olan ben, 22 karıncamı yitirmiş gibi hissediyorum.
Ha bir de en önemlisi acıdan kurtulmak için daha büyük acı çekmek gerekebiliyormuş. 20'lik gömülü dişimden kurtulmak bu kadar acı vereceğini bilemedim. Hayatın acı gerçekleri işte...
Ya farklı bir konu da facebook; tanıyor olabileceğim kişiler arasına taş gibi hatunlar koyuyor ve sonra tanımıyorum ama tanışalım diyorum. Ekleme talebi yolluyorum. Sen bu insanı tanımıyorsun, tanımadığın insanlara ekleme talebi yollama diyor. Eee arkadaşım olabileceğimi sen söyledin. Gösterme bari de dünya da öyle güzellikler olduğunu bilmeyeyim.
Bir de Doctor Who dizisi kafama çok takılıyor. Denk geldi mi seyrediyorum. Nedense izlemekten kendimi alamıyorum. Zap dürtülerimi yitiriyorum. Dizide ki dalek midir nedir? o son teknoloji yaratıklara bayılıyorum. İmha et, imha et diye dolaşıyorlar ortalıkta. Ağızlarına bir çakıcan =D Herkesin o yaratıklardan kaçışını seyretmeden edemiyorum işte. Dizinin konusu daha farklı tabii de, benim diziden anlayabildiğim bu.
Bu saçma yazıya biraz ilgi çekebilmek için erotik bir resimle süslemek lazım. Nasıl da işveli oturmuş, ohhş  yerim ben onu... =D 

28 Temmuz 2011 Perşembe

Ansızın Zamansız Olmak

Bir gün saati çeviren çarklar duracak...
Ve sonra bir gün saatleri unutacağız. Bir gün günleri saymayı unutacağız. Bir gün hangi tarihte olduğumuzu unutacağız.
İşte o gün hangi tarihte olacağız ? Hangi yüzyılda? Zamanın neresinde olacağız ?
Ansızın zamansız olacağız eğer bu süreci fark etmediysen. Belki zaten zaman yok, kafada şekillenen biçimiyle.
Zaman yaşanmış veya yaşanacak tarihlerde beden bulur.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Aydın Kişi

Aydınlar...
Bahsetmek istediğim konu aydınlar. Bizler, her okumuş kişiyi aydın insan olarak görürüz. Peki doğru mudur? Tabii ki hayır. Aydın kişi : Sorunlarımızla kararan yollarımızı, çözümleriyle aydınlatan kişidir. Sorunu söyleyip, cevap arayan kişi kesinlikle aydın kişi değildir. Aydın kişi önümüzü aydınlatan kişidir. Aydınlık saçtığı için aydındır. Sorunları gösterip içimi daha çok kararttığı için değil, çözüm olduğu için aydın.
Çözüm için yol gösterirken bu uğurda üzerine düşen vazifeleri canı pahasına yapan kişidir. Aydın kişi, bizim aydın olarak bildiklerimizden bambaşka kişilerdir, anlatabildiysem.
Bir sürü sorunumuz var, çözümümüz yok. Bir sürü sorunumuz varsa, çözümümüz yoksa aydınımız yok. Demek ki ampul değil, aydınlar yollarımızı aydınlatıyor...
Herşey ANLAYABİLENE...

26 Haziran 2011 Pazar

Taşlarla Konuşan Adam

Efkarlı efkarlı yürürken, bir taş gördüm yolun kenarında. Aldım elime taşı; evirdim... çevirdim... Atacakmış gibi yapıp yolun kenarına koydum. Şurdan şuraya gitmek için daha çok beklersin deyip tekrar yola koyuldum. Bir kaç adım attım ve arkamı dönüp, taşa pis bir sırıtış attım.Sonrası bir kaç adım daha. Bir yandan yürümeye çalışıyorun, bir yandan taşı düşünüyorum. Artık nerdeyse gözden kaybolacak kadar taştan uzaklaşacağım sırada, bir çocuk taşa öyle okkalı bir vuruş yaptı ki; taş bu da sana kapak olsun der gibi bakış atarak yanımdan geçti. Taş durana kadar gözümle takip ettim. Taş tamamen durduğunda, yanına gittim. Bilgece bir tavır takınarak, tarihe damgasını vuracak sözü sarf ettim;" Benim olmanı istediğim yerde misin, yoksa kendinin olmak istediği yerde misin, yoksa yaşamın götürdüğü yerde misin?Bu sözü sarf ederken yumruğu dik bir şekilde tutup, diğer elimin avuç içiyle yumruğum tepesine şaplağı indirmişdim. Al sana bu kapak olsun diyerek, seviyemi taşla aynı seviyeye indirmişdim. Sonra başka bir bilge gelip,  Taş yerinde ağırdır yiğen(yeğen) deyip, çekip gitti. Fazla uzaklaşmasına fırsat vermeden, taşı alıp kafasına fırlattım. Kafasında büyük bir acıyla, arkasını dönüp baktığında yumruk tepesine şaplak hareketiyle " Taş kafalı olmak başı acıtır" dedim.


15 Nisan 2011 Cuma

İnternetten Para Kazanmak Mümkün mü?


Etrafımda bu soruyu soran o kadar çok insan var ki... Yazma ihtiyacı duydum. Bu sorunun cevabı mümkün, para kazanabilirsiniz.
Peki nasıl para kazanacaksınız? İşte asıl soru bu. Güvenilir bir şekilde nasıl para kazanacaksınız? Bir çok yöntem var. İlk tavsiyem ise internetten kazanacağınız paraların ödemesini alacağınız paypal veya alertpay gibi internet bankalarından hesap açmanız. Son derece güvenli siteler oldukları bilinir.
İlk seçenek olarak alışveriş sitelerinde elinizde ki malları satabilirsiniz. Uygun, ucuz bulduğunuz malları pazarlayabilirsiniz. Yani kısaca e-ticaret, para kazanma seçeneklerimizden bir tanesi.
Kendi web sitenizi, forum sayfanızı veyahut blog sayfanızı yapıp, bu sayfalarınıza reklam alabilirsiniz. Google adsense en makbul ve cazip olanı. Reklam yayınlamakta, para kazanma seçeneklerimizden bir tanesi. Bu seçeneğin olumsuz tarafı genelde ödeme eşiği çok yüksek olması. Google adsense kullanmayı düşünenler için de hesaplarıyla alakadar olmalarını öneririm. Bir IP'den gelen çoklu tıklamaları bile geçersiz tıklama sayabiliyor, hesabınızı bir daha aynı isme açılmamak üzere bloke edebiliyorlar. Bir de hesabınızda biriken parayı da talep edemiyorsunuz. Tarafımdan tecrübe edilmiştir.
Diğer bir seçenek, fotograf satabilirsiniz. http://www.istockphoto.com sitesi örnek verilebilir.
Diğer bir seçenek, kaleminize güveniyorsanız, makale yazabilirsiniz. Yazdığınız yazılara para ödeyecek siteler olduğundan haberim var. Lakin adreslerinden bihaberim.
Diğer bir seçenek ise anket doldurma. Türkiye üzerinden istikrarlı bir şekilde para kazanılabileceğini zannetmesemde, yabancı anket siteleriyle istikrarlı bir şekilde para kazanılabilir. Tabii bu benim fikrim.
En popüler seçeneği en sona bıraktım. PTC diye bilinen reklam seyret para kazan seçeneği. Diğer seçeneklere göre belki en kolay para kazanma yöntemi bu olsa gerek. Kolaylığını zorlaştıran etken ise güvenilir ptc sitesi bulmak.PTC sitelerini, güvenilirliği bilinenleri sıralamak gerekirse:
1. Site: Buxto, minimum 50$ olunca ödeme, Alertpay . Güvenilir olduğunun en büyük ispatı 2007'den beri hizmette olması.

2. Site Neobux, minimum 2$'dan başlayıp 10$'a kadar yükselen minimum ödemesi var. Alertpay, Paypal

3. Site Moneybux minimum 2$ ödeme, Alertpay, paypal v.s.

4-5 tane daha ptc sitesi ekleyebilirim ama öncelikle bu sitelerle başlamanızı öneririm. Sayfalara kayıt olduktan sonra yapmanız gereken reklamları seyretmek. buxto için surf ads, neobux ve vlcbux için view advertisements kısımlarında ki tüm reklamları seyretmelisiniz ki hızlı para kazanabilesiniz. Lakin hızlı para kazanabilmenizi sağlayacak en büyük etken kendinize alt üyeler bulabilmektir. Biraz sabır gösterdiğinizde ciddi kazanç elde etmeniz mümkün olduğunu söyleyebilirim, nacizane fikrim olarak.
Soruları olacak arkadaşlara seve seve yardım edeceğimi belirtir : ister yorum kısmında, ister mail adresimden " gezergenblog@gmail.com " ulaşabilirsiniz.

25 Şubat 2011 Cuma

Kaybedenler Kulübü


Ben çok yalnızım yaaa, zincirlerimizden başka kaybedecek birşeyimiz yok, bazen büyük farklılıklar insanları daha çok yakınlaştırır, birşeyleri elde etmeye çok yakın hissettiğimde de kaybettim.
Kaybedenler Kulübü Burası
Açılış ilk pompa, la pompa, la pompino, la pompier...
Bu filmden sonra herkes bende kaybedenim, bende kaybedenim diye dolaşacağına eminim. Issız Adam filminden sonra türeyen ıssız adamlar gibi... Ben film gösterime girmeden kaybeden olduğumu ilan edeyim de filmden sonra kaybeden tiki olmayayım :)
Kaybeden olduğumun en büyük ispatıda bu tanıtımı yapıpta elime hiç bir şey geçmemiş olması...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Klozet Kapağının Altında ki Keşfedilmemiş Dünya

Hani eskimiş klozetini değiştirirsinde, yeni klozetine mıçabilmek için dışkılama ihtiyacının gelmesini heyecanla beklersin ya, ha işte tam bu durumdaydım. =D Ama mıçtım kurtuldum bu duygudan. Hemde öyle fena mıçtım ki... Kpss sonuçları açıklandı ve yerleştiremedik sonucunu gördüm ya içimden " yerleştirdiniz, yerleştirdiniz hem de çok güzel yerleştirdiniz" dedim. Kısaca benim için güzel bir mıçma oldu.

10 Şubat 2011 Perşembe

Gösteri Devam Etmeli


Şov mast go on ingilizcesinin söylenişiyle, türkçeleştirilmiş başlıkdan da anlaşılacağı üzere blog sayfam yayın hayatına devam ediyor. Anketime göstermemiş olduğunuz yoğun ilgisizlik için de teşekkür ederim.
Anketde oy kullanan 17 kişinin 16'sını kendim kullandım. Oy kullananlar umarım birbirini tanımıyordur veyahut umarım bir kişi 2 tane oy kullanmamıştır.
Aslında tası tarağı toplamış, blogumu yayından kaldıracaktım. Bütün planlarımda blogumu kapamak üzerineydi. Kapanış konuşmam bile hazırdı. Kapanış konuşmamı yayınlamasamda taslak olarak saklayacağım. Güncelliğini yitirmezse kapatırken yayınlarım. Bir yorum değiştirdi planları, gidişatı...
Yazdıklarımı önemsediğini klavyesiyle yazılaştıran Pınar Hanım'a teşekkürlerimle...